Bocelli’nin Peşinden Toskana’ya

14 Aralık 2018
Cortina

Temmuz sonunda Andrea Bocelli’yi doğduğu topraklarda dinlemek için İtalya’daydım. Gözlerimi Toskana’nın müthiş manzaralarına, kulaklarımı dünyanın en iyi seslerinden birinin canlı performansına, ruhumu doğayla sanatın buluşmasının rafine keyfine teslim ettim.

Dünyanın en iyi 3. tenoru olarak kabul edilen Andrea Bocelli, aynı zamanda söz yazarı, besteci ve müzik yapımcısı. Toskana doğumlu sanatçı, 60 yaşında. Hayatı tam bir başarı ve azim öyküsü… Çocukken futbol oynarken kaza geçirmiş ve iki gözü de kör olmuş. Hayata küsmek yerine keyifle sarılmayı bilmiş. Hukuk Fakültesini bitirmiş. Müziğini de sosyal yardımlaşmanın aracı olarak kullanmış. Kurduğu Bocelli Vakfı, Haiti’de yüzlerce kimsesiz çocuğun bakımını ve eğitim masraflarını üstleniyor. Dünyanın farklı yerlerinde göz hastalıkları ile ilgili yapılan bilimsel çalışmalara fon sağlıyor.

10 Bin Kişi

Gittiğim konserse her sanatçıya örnek olması gereken türden bir vefa. Bocelli, her yıl doğduğu köyde konser vermeyi gelenek haline getirdi. Öyle bir konser ki her yıl 10 bin kişiyi köyüne getirmeyi başarıyor. Tek başına böyle bir turizm hareketinin ardındaki güç olması inanılmaz!

Toscana

Toscana

Süprize Bozulanlar

Bocelli’nin geleneksel Toskana konserlerinin özelliği, her yıl farklı bir temaya sahip olması ve içeriğinin sır gibi saklanması. Bu yıl da biz izleyiciler ne ile karşılaşacağımızı bilmeden gidip, merakla beklemeye başladık. Ve ezber bozan bir işle karşılaştık! Seyircilerin bir kısmının hiç hoşlanmadığı hatta konseri erken terk ettiği ama benim hayran kaldığım bir sürprizi vardı İtalyan tenorun.

Aylarca Verilen Emek

Konser değil Andre Chenier Operası’nı izledik. Müthiş bir cast vardı sahnede. Oyuncu, solist ve müzisyenlerden kurulu yaklaşık 250 kişi ve Bocelli! Başta herkesin çok hoşuna gitti çünkü operadan bir bölüm sahneleneceğini ve sonrasının konser olarak devam edeceği sanıldı. Ama öyle olmadı ve Bocelli tam 4 perdelik bir opera sahneledi. Aylarca çalışmış, konser alanına sürekli gidip gelmiş ve ekiple provalara katılmış. Bana kalırsa yaptığı çok kıymetliydi çünkü sadece şarkılarını söylese bu onun için en kolayıydı. O zor olanı seçip fark yaratmak istemiş, başarmış da… Ama kendini Bocelli’nin en iyi parçalarını dinlemeye ve sadece konser izlemeye hazırlayarak gidenler için pek de motivasyonlarına uygun bir sonuç çıkmadı ortaya.

Siena’nın Taşa Aşık Eden Sokakları

Sadece konser dinleyip dönmedik tabii ki… Orta Çağ’a doğru zaman yolculuğuna çıktığımız bir İtalya keşfi de yaptık. Siena en güzel duraklarımızdan biriydi. Tarihi dokusunu öyle iyi korumuş ki UNESCO Dünya Miras Listesi’ne de girmiş. Üç tepe üzerine kurulu şehirde, her yol Piazza del Campo Meydanı'na çıkıyor. Tepeden bakınca deniz kabuğunu andıran meydana çıkan ara sokaklar parke taşlarla döşeli.

Toscana

Toscana

Siyah Beyaz Katedral

Evlerin hepsi birbirinden güzel. Kiliselerin mimari görkemi ise kendine hayran bırakıyor. Hatta dünyanın en büyük katedralinin burada yapılması istenmiş ve Duomo di Siena’nın inşası başlamış. Fakat salgın hastalıklar yüzünden planlandığı gibi gitmemiş işler. Uzun yıllar sonra bitirilse de en büyük olma iddiasını gerçekleştirememiş. Yine de İtalya’da göreceğiniz en ihtişamlı katedrallerden biri olduğu kesin! Siyah – beyaz taşların sütunlarla birleşmesiyle ortaya çıkan etkileyici bir atmosferi var.

Mağaza Gezmeden Yapamayanlara

Meydanda yer alan çeşme Fonte Gaia, 14. yüzyılda yapılmış. “Benim için nerede olduğum fark etmez alışveriş de lazım” derseniz, o zaman Via Banchi di Sopra caddesinin yolunu tutmanız gerek. Lüks markaların vitrinleri arasında Orta Çağ havasından çıkıp günümüze dönmeniz birkaç saniye alacak. Trafiğe de kapalı olduğu için rahat rahat vitrin bakabilir, alışveriş yapabilirsiniz.

Kalenin İçinde Yaşam: San Gimignano

Etrafını çevreleyen kalenin içine bir masal şehri hapsetmiş gibiler. Yaklaşırken önce kulelerin ihtişamı ve bir merak sarıyor. Tanışıp da sokaklarını adımlamaya başladıkça da tarihin nasıl bu kadar güzel korunabildiğine hayret ediyorum. Dünyanın farklı köşelerinde 1500’e yakın şehir görmüş biri olarak, bu hissi her yaşadığımda ülkemizde koruyamadığımız yerler bir bir geçiyor gözümün önünden, tarihe vefasızlığımıza üzülüyorum…

Toscana

Toscana

Güç Gösterisi Kuleler

Her devrin zenginliğini gösterme ve güç dengelerini kendinden yana çevirme çabası farklı. San Gimignano’nun eski sahipleri de yaptırdıkları kuleler ile üstünlük sağlamaya çalışmış. Soylu aileler tarafından yaptırılan bu kuleler aslında 76 taneymiş. İnsan bu küçücük kasabada bu kadar kuleyi nereye yapmışlar diye düşünmeden edemiyor! Bugüne sadece 14 tanesi ulaşmış, hepsi de birbirinden güzel.

Her Köşede Sanat

San Gimignano’da çok şık dükkanlar ve inanılmaz güzel sanat galerileri var. Hatta tam bu sıralarda, galerilerden biri dünyaca ünlü heykeltraş Anish Kapoor’un sergisine ev sahipliği yapıyor. Görmek ister misiniz bilmem ama bir de işkence müzesi yapmışlar.

Toscana

Toscana

İtalya denince akla gelen ilk lezzetlerden biri dondurma. San Gimignano’nun merkezi olan Cisterne Meydanı’nda çok lezzetli bir İtalyan dondurması yedim; giderseniz Dondoli markası aklınızda bulunsun. Benim gibi siz de çok severseniz, kulaklarımı çınlatırsınız! Aslında kasabada yiyeceğiniz her şeyi seveceksiniz çünkü öyle güzel bir konumda ki… Bereketli toprakların ortasında tarım için cennet gibi bir noktada kurulan kasaba kendi kendine yeterek gelmiş bugünlere.

Toskana’yı Parlatan Yazar

Profesyonel rehberlik kariyerimin 32. yılındayım. Öyle özel isimlere dünyanın öyle farklı yerlerini gezdirdim ki… Onlardan biri de Toskana’yı turizm yıldızı olarak parlatan Frances Mayes’ti. Yıllar önce bu ünlü Amerikalı yazara rehberlik etmiştim. Sonra “Under the Tuscan Sun” adlı bir kitap yazdı ve Toskana turizmde aldı başını gitti. Sonraki yıllarda o kadar ünlendi ki o bölgede tur yapan Amerikalılar yazarın Toskana’daki evinin önünde durup fotoğraf çektirmeyi özellikle ister olmuşlar.

SAFFET EMRE TONGUÇ
Saffet Emre Tonguç, tarihçi, seyahat yazarı ve profesyonel rehber. Boğaziçi Üniversitesi’nin Turizm ve Otel Yöneticiliği, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler ile Osmanlı Sosyal Tarihi yüksek lisans bölümlerinden mezun oldu. Viyana Ekonomi Üniversitesi’nde işletme üzerine doktora çalışması yaptı.

Gerek mesleki, gerek şahsi ilgimden dolayı 130 civarında ülkeye seyahat etti. Hürriyet Gazetesi’nin Seyahat ekinde, İstanbul Life ve Skylife gibi dergilerde yazılar yazıyor. Conde Nast Traveler, Travel and Leisure, National Geographic ve Lonely Planet gibi yurtdışı yayınlarında yer aldı. Fotoğrafları 1990 yılından itibaren Amerika ve Avustralya başta olmak üzere çeşitli ülkelerdeki dergi ve internet sitelerinde yayınlandı. İlk fotoğraf sergisini 2007 yılında açtı. Tasarımlarını yaptığı çeşitli ev ve bahçeler 20 civarında dergide yer aldı...

100 binden fazla satan İstanbul Hakkında Her Şey adlı kitabı New York Times ve International Herald Tribune gazetelerine haber oldu. NTV’de yayınlanan “Paha Biçilemez İstanbul” programı kanalın en yüksek izlenme oranlarına ulaştı ve çok sayıda ödül kazandı.

İstanbul’da hem Türkçe hem de İngilizce özel geziler yapıyor. Kapalıçarşı, Fener-Haliç-Balat, Karaköy, Galata-Beyoğlu, Taksim-Cihangir-Çukurcuma, 7 Tepe 7 Cami gibi birçok farklı gezide kapalı olan mekanları özel olarak açtırıyor. Kral ve kraliçelere hizmet veren özel bir yat ile yaptığı erguvan ve dolunay turları çok seviliyor. “Yılın Gezi Yazarı” “Türkiye’nin En İyi Profesyonel Rehberi” “En İyi Turizm Yayını” gibi farklı dallarda 17 ödül aldı ve çoğu İstanbul ile ilgili olan 16 kitap yazdı.

Aralarında Oprah Winfrey, Martha Stewart, Madeleine Albright, Colin Powell, Robert Redford,Calvin Klein, Kevin Spacey, Billy Crystal, Bob Geldof ve Rory Gates gibi kişilerin bulunduğu 100'den fazla önemli isme İstanbul'u anlattı.

LEXUS
 

L I F E S T Y L E

© 2016 LEXUS
www.lexus.com.tr